DÜNYATÜRKİYE

Küresel refah ve barışın gelişmesi için ortak aklımızı seferber etmeliyiz

Başbakan Binali Yıldırım, ISEAS Yusuf İshak Enstitüsü tarafından 41’incisi düzenlenen “Singapore Lecture” konferansına konuşmacı olarak katıldı.

“Türkiye-Singapur İlişkileri: Akıllı Bir Stratejik Ortaklık İnşa Etmek” başlıklı konferansta katılımcılara hitap eden Yıldırım, Singapur ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın 1 Ekim’den itibaren yürürlüğe gireceğini bildirdi.

Singapur’un kurucusu Lee Kuan Yew’in pragmatik yaklaşımını da yansıtan anlaşmanın, girişimci ve insani Türk dış politika anlayışını da içerdiğini belirten Yıldırım, “Bizim dış politikadaki anlayışımız, Türkiye geliştikçe çevresi de değişecek ve kalkınacak. Bu bağlamda dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak, dış politikamızın ana temellerinden birini oluşturuyor.” diye konuştu.

Siyaset ve ekonominin bütün halinde ele alınmasının önemine işaret eden Yıldırım, Türkiye’nin, farklı ekonomik ve stratejik havzalar arasında köprü ve buluşma noktası olmasının yanı sıra çevresi için ekonomik kalkınma görevini sürdüren bir ülke olduğunu vurguladı.

Yıldırım, Avrupa’nın doğu ekseninde gelişmiş ekonomisiyle Asya’nın merkezindeki dev ticaret üssü Singapur arasında organik bir bağlantı kuran iki ülke arasındaki köprünün öneminin, her iki ülkenin çevresine ekonomik katkıları göz önüne alındığında daha iyi anlaşıldığını söyledi. Başbakan Yıldırım, “Bu yüzden iki ülke olarak birlikte yapacağımız çok faydalı ve o kadar verimli işler olduğunu düşünüyorum. Daha gelişmiş, daha müreffeh bir dünya için birlikte çalışabilir, ülkelerimizi geleceğe hazırlarken çevre ülkelere de katkı sağlayabiliriz.” ifadesini kullandı.

“TÜRKİYE, İYİ BİR İŞ ORTAĞI, GÜVENİLİR BİR DOST”

Bağlantı, iletişim ve ulaşımın, günümüzün en önemli kavramlarından olduğuna işaret eden Yıldırım, “Diplomatik temsil alanında da bunun öneminin farkındayız. 236 dış misyonumuzla Birlemiş Milletler’in 5 daimi ülkesinin ardından en geniş temsil ağına sahip ülke Türkiye’dir. Dış temsilcilik sayımız, ülkemizin uluslararası alandaki artan etkinliğinin bir göstergesidir. Ülkemizdeki yabancı temsilcilik sayısı da benzer şekilde artmış ve 264’e çıkmıştır.” diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin, “iyi bir iş ortağı, güvenilir bir dost, etkin bir mesai arkadaşı” olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Türkiye bugün dünyanın 17’nci, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi ve G20 üyesi bir ülkedir. Satın alma gücü paritesiyle 2 trilyon dolar civarındaki gayri safi hasılasıyla dünyanın 13. büyük ekonomisi konumundadır. Hem Avrupa hem Asya’da yer alan bununla da yetinmeyip tüm coğrafyalara açılan ülkemiz, küresel alanda günden güne etkin bir rol oynamaktadır. Afrika, Asya Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler’e yönelik açılım ve ortaklık politikalarımızın, dış politika gündeminde önemli yeri vardır. Bu politikalarla beraber ticaretimiz Afrika’ya son 14 yılda 6, Latin Amerika’ya 7 kattan fazla artış sağlamıştır. ASEAN ülkeleriyle aynı dönemdeki ticaret hacmindeki artışımız 6 kat artmış, Doğu Asya, Çin, Güney Kore ülkeleriyle dokuz katın üzerine çıkmıştır.

Türkiye’nin temel dış politika eksenleri bugün de güncelliğini korumaktadır. Avrupa Birliği, ülkemiz için stratejik hedef olmayı sürdürüyor. AB ile çok boyutlu ve köklü ilişkilerimiz var. AB ile Gümrük Birliği içinde olan tek aday ülkeyiz. Türkiye, AB’nin beşinci büyük ticaret ortağı ve AB ile ticaretimiz yaklaşık 146 milyar dolar seviyesindedir. Gümrük Birliği’ni güncelleyerek ticaret hacmini iki katına çıkarmayı hedefliyoruz ve bunun başarılabileceğini öngörüyoruz.”

“TÜRKİYE, İŞ BİRLİĞİNİ ÖN PLANA ÇIKARAN BİR ÜLKE”

Yıldırım, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik güvenliğinin ve savunma politikasının temel taşı olarak kabul ettiği NATO’nun en önemli üyelerinden biri olduğunu, terörle mücadele dahil olmak üzere ittifakın güncel tehditler karşısında uyarlanması bağlamında önemli yönlendirici rol oynadığını belirtti.

Türkiye’nin çok taraflı diplomasi alanında Birleşmiş Milletler çatısı altında aktif çalışmalara devam ettiğini, çeşitli girişimlere öncülük ettiğini vurgulayan Yıldırım, “Finlandiya ile başlattığımız ve eş başkanlığını yürüttüğümüz ‘Barış için Arabuluculuk’ girişimi, benzer şekilde İspanya ile başlayıp Birleşmiş Milletler seviyesine taşıdığımız Medeniyetler İttifakı küresel girişimleri bu anlamda iki örnektir. Türkiye, Balkanlar’dan Akdeniz ve Ortadoğu’ya, Karadeniz’den Orta Asya’ya uzanan coğrafyada iş birliğini ön plana çıkaran ve aktif politika izleyen bir ülkedir.” dedi.

“SORUNLAR DİYALOG YOLUYLA ÇÖZÜMLENEBİLİR”

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin dış politikasının girişimci ve insani bir anlayış temelinde yürütüldüğüne işaret ederek, şunları kaydetti:

“Mevcut dostluklarımızı güçlendirmeyi ve gerek bölgemizde gerekse uzak coğrafyalarda daha çok dost kazanmayı hedefliyoruz. Yakın çevremizdeki ülkeler ve komşularımızla diyaloğu geliştirmek için iş birliği fırsatlarına odaklanmış vaziyetteyiz. İnanıyoruz ki bütün sorunlar diyalog yoluyla çözümlenebilir. Bu çerçevede siyasi diyaloğun en üst düzeyde sürdürülmesi ve bütün alanlarda kapsamlı iş birliği yapılmasını sağlayan ikili düzeyde bakanlar kurullarını bir araya getiren yüksek düzeyli iş birliği mekanizmasını hayata geçirdik. Hali hazırda bölgemizde bulunan 19 ülkeyle fiilen bu mekanizma çerçevesinde ilişkilerimizi derinleştiriyoruz. Bu mekanizmayı kurduğumuz ülkelerle ticaret hacmimiz, 2002 yılına nazaran 2016 yılında 5 kat artarak, 14 milyar dolardan 75 milyar dolara yükselmiştir. Komşu ülkelerle olan ticaretimiz ise 2002-2016 yılları arasında 4,6 kat artmış, 13 milyar dolardan 60 milyar dolar seviyesine gelmiştir.”

Başbakan Yıldırım konuşmasında, Türkiye’nin bugüne kadar farklı coğrafyalarda geliştirdiği ekonomik ve ticari işbirliğinin sonucu olarak 19 serbest ticaret anlaşmasının hayat geçirildiğini bildirdi.

Türkiye ile Singapur arasındaki serbest ticaret anlaşmasının bütün onay süreçlerinin tamamlandığını ve kısa süre içerisinde hayata geçeceğini belirten Yıldırım, şunları ifade etti:

“Elimizin boş gelmediğini bilmenizi isterim. Bu anlaşmanın ticaretimize somut, olumlu katkılarını çok yakında göreceğimizi ifade etmek isterim. Dikkatinizi çekmek istediğim bir başka husus, aramızda imzaladığımız serbest ticaret anlaşmasının yeni nesil bir anlaşma olduğudur. Bu anlaşmada ilk defa kamu alımları, hizmetler, tarım gibi sektörler yer almaktadır. Bu sayın Başbakan Yardımcısının ifade ettiği gibi Singapur’a verdiğimiz önceliğin bir neticesidir.”

Türkiye’nin, uzakdoğu ile bağlarının yeni olmadığını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:

“Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi ve bağlantılı kuruluşlarının da güçlendirilmesini hedefliyoruz. Ayrıca Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan modern İpek Yolu bağlamında ülkemizden başlayarak, Gürcistan, Azerbaycan, Hazar Denizi ve hatta bütün Orta Asya Cumhuriyetlerini aşarak Afganistan, Pakistan ve Çin’e ulaşacak orta koridorun geliştirilmesi Çin ve bölgedeki ülkelerle yakın bir işbirliğimiz ve çalışmamız devam ediyor. Tarihi İpek Yolunun yeniden canlandırılması vasıtasıyla Doğu ve Batı arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve ticari etkileşimin merkezinde bulunan Asya’nın günümüzde ekonomik ve ticari ilişkilerin odağına yeniden yerleştiğini görmekteyiz.”

“21. YÜZYIL ASYA YÜZYILI”

Yıldırım, 21. yüzyılın “Asya Yüzyılı” olarak nitelendirilmesinin çok doğru bir tespit olacağına işaret etti.

Türkiye’nin şu anda yıllık 600 milyar dolar tutarında olan ve önümüzdeki kısa bir sürede artması öngörülen Avrupa-Çin ticaret trafiğinin aktığı orta koridor üzerinde yer aldığına dikkati çeken Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

“14-15 Mayıs 2017’te Pekin’de gerçekleştirilen Kuşak ve Yol Formunda, orta koridor girişiminin stratejik konumu vurgulanmış, liderler ortak bildirisinde yer almış ve önemi uluslararası toplumun önünde bir kez daha teyit edilmiştir. Ülkemiz, Avrasya coğrafyasında ulaşım ve ticaret yolları üzerinde emsalsiz konumuyla kuşak ve yol girişimi kapsamında bütünleşmiş çok modlu alt yapı, ulaşım, enerji ve ticaret ağlarının oluşturulmasına yönelik projeleri başarıyla hayata geçirmede kilit bir rol üstlenmiştir. Bu çerçevede, İpek Yolu Ekonomik Koridoru Projesi’nin, ülkemizin Kafkaslar, Orta Asya üzerinden Çin’e bağlanmasını hedefleyen Trans-Hazar Ortak Koridoru olarak isimlendireceğimiz bu girişimle uyumlu olduğunu ifade etmek isterim. Bu girişim hem bölgesel hem de küresel refaha katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede Singapur’un ülkemizdeki önemli yatırımlarında biri olan Mersin Uluslararası Limanı yılda 2,6 milyon konteyner kapasitesine ulaşmış bulunmaktadır.”

“İNSANİ YARDIMDA DÜNYADA İKİNCİ SIRADAYIZ”

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin küresel sorunların ve zafiyetlerin giderilmesi için büyük çaba harcadığını, bunun yanında küresel kalkınma alanında da önemli roller üstlendiğini vurguladı.

Yıldırım, şunları ifade etti:

“İnsani kalkınma yardımlarımız an itibariyle Amerika’dan sonra dünyada ikinci sıraya yükselmiştir. Türkiye’nin yıllık insani yardım miktarı 7 milyar doları bulmuştur. Sadece soydaşlık ve komşuluk aidiyetine bağlı olduğumuz coğrafyalarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda Somali’den Myanmar’a kadar birçok yerde ihtiyaç sahiplerine ulaşmanın gayreti içerisindeyiz. İnsani diplomasi alanındaki yetkinliğimiz 23-24 Mayıs 2016’da ev sahipliğini yaptığımız tarihin ilk Dünya İnsani Zirvesi ile adeta zirve yapmıştır. 180 ülke ve 9 bin katılımcının iştirak ettiği zirve Birleşmiş Milletler’in New York dışındaki en büyük Birleşmiş Milletler zirvesi ünvanına sahip olmuştur.”

Yıldırım, Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşın başından bu yana izlediği iyi komşuluk ve açık kapı politikasıyla bugüne kadar 3 milyonun üzerinde sığınmacıya ev sahipliği yaptığına değindi. Suriyelilere sağlanan desteğin uluslararası toplumda da büyük bir takdir kazandığına dikkati çeken Yıldırım, Türkiye dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olduğunu bildirdi.

Yıldırım, “Ülkemizdeki Suriyeliler için yaptığımız harcamalar, bütün kurumlarımızın yaptığı çalışmalarla 30 milyar doları bulmuştur. Avrupa Birliği’nin, Türkiye’deki sığınmacılar için 3 milyar avro taahhüdü kapsamında ikili bazda, ülkemizde Suriyelilere sağlanan miktar bugüne kadar sadece 800 milyondur. Uluslararası toplumun katkısı da 500 milyon doları ancak bulabilmiştir.” dedi.

“ATEŞKES İZLEME MEKANİZMASI AKTİF BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR”

Türkiye’nin Suriye krizini çözmek için çok büyük bir gayret gösterdiğine işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:

“Türkiye, Rusya Federasyonu ve İran’ın öncülüğünde, bu ülkede ilan edilen ateşkes 30 Aralık 2016’dan beri yürürlükte olup, kalıcı çözüme ulaşılması için yoğun bir diplomasi çalışması ve sahada da terörle mücadele faaliyeti devam etmektedir. Üç ülkenin katılımıyla güçlü ateşkes izleme mekanizması aktif bir şekilde devam ediyor. Ayrıca ilk kez rejim ve muhalefetin aynı masada oturması sağlanmış durumdadır. Bu sayede siyasi çözüme yönelik Cenevre Müzakerelerine geri dönüldüğünü ifade etmek isterim. Ülkemizin DEAŞ ile mücadelede küresel koalisyonun içersinde aktif bir rolü vardır. Geçtiğimiz yıl başlattığımız Fırat Kalkanı harekatı ile 2 bin kilometreden fazla bir alanda DEAŞ’ın bütün faaliyetlerine son verdik ve bu bölgeleri DEAŞ’tan tamamen temizledik. Bugüne kadar Suriye’de 3 bin 800, Irak’ta 800 olmak üzere toplamda 4 bin 600 DEAŞ terör elemanı etkisiz hale getirilmiştir. Bugün hiçbir ülke, DEAŞ ile mücadelede Türkiye’nin gösterdiği kararlılığı ne yazık ki gösterememektedir.”

Terörün ulusal, bölgesel ve küresel güvenlik için ciddi bir tehdit ve “bütün dünyanın başının belası” olduğunu bildiren Yıldırım, teröre karşı mücadelenin, uluslararası yakın iş birliğine dayanmasının şart olduğunu vurguladı. Yıldırım, Türkiye’nin, terörden canı yanan ve 40 yıldır bölücü terör örgütü PKK ile mücadele eden bir ülke olarak, çok önemli kazanım ve tecrübelerinin olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin FETÖ, PKK, PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle aynı anda etkin bir mücadele vermek zorunda kaldığını hatırlatan Yıldırım, “Terör örgütlerinin dünyaya yönelen tehditlerinin ortadan kaldırılması için bütün ülkelerin terör örgütleri arasında hiçbir ayırım yapmadan, kimliği, etnik yapısına vurgu yapmadan ortak çabayla mücadele etmesi şarttır. Aksi halde ‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın’ anlayışını sürdürürsek, bir gün bu terör, böyle düşünenlerin kapısını da çalacaktır.” diye konuştu.

Türkiye’nin 15 Temmuz 2016’da hain ve kanlı bir darbe girişimi yaşadığını, halkın darbeye kahramanca karşı koyarak, demokrasiye sahip çıktığını vurgulayan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu darbeyi gerçekleştirmeye çalışan FETÖ terör örgütünün amacı sadece Türkiye ile sınırlı değildir. Küresel bir terör şebekesiyle karşı karşıya olduğumuzu lütfen hatırlayın. Beyinleri yıkanmış örgüt mensupları dünyanın birçok ülkesinde ‘hayır, eğitim’ adı altında çalışıyor, bulundukları ülkelere nüfuz etmeye gayret ediyor. Dostlarımızı bu konuda daha dikkatli olmaya ve bu örgütlerin kara propagandalarına kulak vermemeye davet ediyorum. Ülkemiz bu hain darbe girişiminden çok daha güçlü bir şekilde çıkmıştır. Devletimiz ve bütün kurumlarımız şimdi bu terör örgütünden temizlenmektedir. Güçlü ekonomimiz, siyasi irademiz ve halkımızın kararlılığı bu sınavı başarıyla geçmemizi sağlamıştır.”

Yıldırım, bu darbe girişiminin ardından, Türkiye’nin gerçek dostlarını bir kez daha gördüğünü belirterek, “Singapur, Türkiye’nin gerçek dostudur ve bu darbeden sonra hemen Türkiye ile dayanışmasını, Türkiye’ye olan desteğini açıklamış, bununla da kalmamış aynı zamanda Dışişleri Bakanını Türkiye’ye göndererek bu düşüncelerini bizatihi paylaşmışlardır.” dedi.

“SİNGAPURLU VE TÜRK İŞ ADAMLARINA GÖREV”

Son 15 yıldır Türk ekonomisinde tarihin en başarılı dönemlerinden geçildiğini, 2002-2016 aralığında Türkiye’deki büyümenin art arda yüzde 5,7 olduğunu vurgulayan Yıldırım, küresel kriz sonrası 2010-2016 döneminde ise büyüme oranının yüzde 6,7 seviyesinde gerçekleştiğine işaret etti.

Bu oranların OECD ülkeleri arasındaki en yüksek oran olduğuna dikkati çeken Yıldırım, “Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; gelecek 10-15 yılda Türkiye’nin büyüme trendi aynı oranlar seviyesinde olacaktır. Bu da ne anlama geliyor? Daha fazla yatırım, daha fazla ticaret, daha fazla kalkınma. O yüzden Singapurlu iş adamlarına, yatırımcılara, aynı zamanda Türk iş adamlarına büyük görev düşüyor, daha fazla bir araya gelmek, birlikte çalışmak, hem Türkiye’de hem Singapur’da hem de üçüncü ülkelerde meydana gelen büyük fırsatları değerlendirmek.” ifadesini kullandı.

Yıldırım, Türkiye’nin dış ekonomik ilişkilerinde ciddi atılımların olduğunu, bu çerçevede Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika ülkeleriyle dış ticaret ortaklıklarının daha da derinleştirildiğini belirterek, bunun yanı sıra Latin Amerika ve Asya’ya yönelik uygulamaya koydukları açılım ve ortaklık politikalarıyla, ekonomik ve ticari ilişkilerin çeşitlendiğini bildirdi. Yıldırım, 2002 yılında 88 milyar dolar olan ticaret hacminin 2016’da 341 milyara çıkmış olmasının bu çeşitliliğin bir sonucu olduğunu dile getirdi.

“YENİ NESİL REFORMLARI YAPMA ZAMANI”

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin ekonomik hedefleri doğrultusunda makro ekonomik istikrarın korunduğu, siyasi istikrarın garanti altına alındığı, cari açık enflasyonunun aşamalı olarak aşağıya çekildiği bir ortamda, yapısal reformlar yoluyla büyümeyi devamlı hale getirmeyi ve daha kapsayıcı bir kalkınma modelini hedeflediğine değindi.

Bütün bu hedefler çerçevesinde önem verdikleri konulardan birinin de doğrudan yabancı yatırımlar olduğa dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

“Türkiye doğrudan yabancı yatırımlar için adeta bir cazibe merkezidir. 2003-2016 yılları arasında gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımlar 180 milyar doları bulmuştur. Türkiye ekonomisi son yıllarda karşı karşıya kaldığımız iç ve dış şoklara karşı da dirençlidir ve gereken cevabı vermiştir. Şimdi artık yeni nesil reformları yapma zamanı gelmiştir. Önümüzdeki bir yıl içerisinde kamu maliyesini güçlendirmek, vergiye daha da tabana yaymak, vergi mevzuatında ciddi değişiklikler yapmak için çalışıyoruz. İstihdamın artırılması, iş gücüne katılımın, kadın iş gücünün daha fazla artırarak sağlanması için gerekli düzenlemeleri yapacağız. Yatırımları artırmak ve küresel doğrudan yatırımları cezbetmek için yatırım ortamını çok daha iyileştiriyoruz. Yargı sürecinin kalitesinin artması ve yargının hızlandırılması için yargı reformunun bütün bileşenlerini hayata geçiriyoruz. Eğitimde, okul öncesi eğitim başta olmak üzere kaliteyi artırmak ve dördüncü sanayi devriminin gerektirdiği nitelikte iş gücü, insan ihtiyacını karşılamak için eğitimde kaliteyi artıran reformlara öncelik veriyoruz.”

“Bütün bu alanlarda ilerlerken aslında yaptığımız şey çok basit, tekerleğin yeniden icat edilmesine ihtiyaç yok. Dünyanın neresinde olursa olsun iyi uygulamaları esas alıyoruz.” diyen Yıldırım, bu noktada Singapur’a yaptıkları ziyaretin önemine değindi.

Singapur’un Türkiye için bir ilham kaynağı olduğunu belirten Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:

“Bu çerçevede Türkiye geniş işbirliği fırsatlarını görmektedir. Bunlar, güçlü büyüme, nitelikli ve rekabetçi iş gücü, serbest ve yeniliklere açık yatırım ortamı, alt yapı, pazara erişim bağlamında merkezi konum, Avrupa’nın enerji koridoru, lojistik merkezi olma özelliği, düşük vergi, yüksek teşvik imkanları, AB ile mevcut gümrük birliği, büyük iç pazar, genç ve dinamik, eğitimli insan kaynağıdır. Bu temelde, küresel yatırımcıları geniş fırsatları beklediğine inandığımız bilgi ve iletişim teknolojileri, enerji, finans, gayrimenkul, iş hizmetleri, petrokimya, madencilik, metal, makina, otomotiv, tarım, gıda ve lojistik, bunun yanı sıra turizm ve sağlık sektöründeki imkanları değerlendirmek üzere Singapurlu girişimcileri Türkiye’ye davet ediyorum. İnanıyorum ki birlikte çok başarılı işler yapabiliriz. Daha müreffeh geleceği birlikte şekillendirebiliriz.”

“SİNGAPUR STRATEJİK ORTAK”

Başbakan Yıldırım, çok önemli bir bölgesel örgüt olan ASEAN ile ilişkileri geliştirmeye önem verdiklerini vurgulayarak, bu kapsamda, ASEAN Bölgesel Forumu Dışişleri Bakanları Toplantılarına katıldıklarını belirtti.

Türkiye’nin ASEAN ülkeleriyle ticaretinin son 14 yılda 6 kat arttığını ve 2016 sonu itibariyle yaklaşık 9 milyar dolara ulaştığını anlatan Yıldırım, Singapur’u bölgeye açılımda stratejik bir ortak olarak gördüklerini ifade etti.

ASEAN ile sektörel diyalog ortaklığının gerçekleştiğini de belirten Yıldırım, bu konuda yaptığı katkı için Singapur’a teşekkür etti.

Yıldırım, Singapur ile stratejik ortaklığın 21. yüzyılın özellikle gereklerine uygun olarak, yeni, akıllı bir işbirliğine dönüştüğünü aktardı.

Singapur’la olan ilişkilerin kökeninin 1865’te Osmanlı döneminde başladığını hatırlatan Yıldırım, bu sürecin Singapur’un bağımsızlığını ilan etmesiyle daha da güçlendiğini vurguladı. Yıldırım, iki ülkenin 2019’da ilişkilerinin başlangıcının 50’inci yılını kutlayacağını belirterek, “Türkiye ve Singapur bölgelerinde olağanüstü başarılar elde etmiş, dinamik, yaratıcı, eğitimli nüfuslarıyla katma değer ortaya koyan iki ülkedir. ” dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Singapur’un başarısının Türkiye’yi de memnun ettiğine işaret ederek, “(Fırsat eşitliği, çalışarak gelişme) ilkelerinin Singapur’u başarıya taşıdığı dünyaca bilinmektedir. Başarı öykünüz pek çok ilham kaynağı olmaktadır. Uzun yıllar Ulaştırma Bakanlığı yapmış bir gemi inşa yüksek mühendisi olarak ülkenizdeki altyapı ve ulaştırma teknolojilerinden oldukça etkilendiğimi ifade etmek isterim.” ifadesini kullandı.

Singapur’un Kurucu Başbakanı Lee Kuan Yew’un ülkesinde büyük hizmetleriyle tanındığını ve büyük saygı gördüğünü bildiren Yıldırım, Başbakan Lee yönetimindeki hükümetin de ülkeyi daha ileriye taşıma azmiyle ortaya koyduğu hedeflerin ve atılımların takdire şayan olduğunu vurguladı.

Yıldırım, dünyanın farklı coğrafyalarında olmakla birlikte Singapur ve Türkiye’nin ortak temel değerleri paylaştığına, dış politikada benzer ilkeleri öne çıkardığına, birçok bölgesel ve küresel olayda iki ülkenin birbirine yakın görüşleri benimsediğine dikkati çekti.

“ORTAK AKLI SEFERBER ETMELİYİZ”

“Turizmin karşılıklı olarak geliştirilmesi de diğer önemli hedeflerimiz arasındadır. Kültürel alanda da birbirimize verebileceğimiz zengin birikimimiz olduğunu ifade etmek isterim.” diyen Yıldırım, ikili ilişkilerin 2014’te Singapur Başbakanı’nın Türkiye ziyaretiyle “Yüksek Stratejik Ortaklık” düzeyine çıkarıldığını hatırlattı.

Singapurun 2018’de ASEAN Dönem Başkanlığını üstlenecek olmasından memnuniyet duyduklarını aktaran Yıldırım, “Başkanlığınız döneminde ASEAN ile tesis ettiğimiz sektörel diyalog ortaklığının bütün boyutlarıyla geliştirilmesinin mümkün olacağına inanıyoruz.” dedi.

Yıldırım, mükemmel seyreden iş birliğimizin ve siyasi ilişkilerin, ekonomik gelişmelerle taçlandırılmasına önem verdikleri belirtti. Gelişmekte olan ekonomik işbirliğini daha da ileri taşıma imkanının mevcut olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

“Singapur’la serbest ticaret anlaşması sayesinde önümüzdeki dönemde karşılıklı ticaretin ve yatırımların ivme kazanacağına, ekonomik ilişkilerde yeni bir sıçrama yaşayacağımıza inanıyorum. Bu anlaşma ikili ve bölgesel ilişkilerimize açılan tarihi bir fırsat penceresi olmaya devam edecek. Gelecek nesillerin refahı ve kardeşliği için bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yatırımların teşviki için her türlü altyapı mevcuttur. Karşılıklı yatırımların yanı sıra Türk şirketleri Singapurlu yatırımcılar için, Orta Asya, Afrika, Ortadoğu başta olmak üzere üçüncü ülkelerde verimli iş birliği yapabilirler. İlişkilerimizin gerek ikili gerek çok taraflı alanlarda ileri taşınması için irade bugün yeterince mevcuttur. Gelecek çalışmalarımızı bunun üzerine bina edebiliriz. Hem ülkelerimizin refahı hem küresel refah ve barışın gelişmesi için ortak aklımızı seferber etmeliyiz.”

Başbakan Yıldırım iki ülkenin birbirinden öğreneceği pek çok husus olduğunu belirterek yeniliklere açık olunması, yeni ekonomilere geçişte Türkiye ve Singapur’un önce olması gerektiğine vurgu yaptı. Yıldırım, geleceğin bugün yapılacak hamlelerle şekillendirileceğini belirterek konuşmasını tamamladı.

SORU-CEVAP

Başbakan Yıldırım, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını cevapladı.

Türkiye’nin, Güneydoğu Asya Ülkeler Birliği’nin (ASEAN) sektörel diyalog ortağı olmasına ilişkin soru üzerine Başbakan Yıldırım, “Baştan beri şunu söylüyoruz, Türkiye, Avrupa ile Asya’nın birleştiği yerde. Singapur da Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya’ya açılan bir kapı. İki ülkenin birlikte yapacağı çalışmalar, Avrupa ile Asya’yı birbirine daha çok yakınlaştıracak, bölgesel ve küresel barış ve refaha daha çok katkı sağlayacak.” ifadesini kullandı.

İklim değişikliğine ilişkin son dönemde kaygılar olduğu belirtilerek, çevre ve iklim konusunda Singapur ile Türkiye arasında neler yapılabileceğinin sorulması üzerine Yıldırım, çevreyi temiz tutma ve bunu sürdürülebilir kılma amacıyla alt yapı yatırımlarının artırıldığını bildirdi.

Başbakan Yıldırım, Asya ile Avrupa’yı birleştirecek “İpek Yolu” projesine ilişkin soruya ise şu cevabı verdi:

“YENİ FIRSATLAR”

“Türkiye, Avrupa ile Asya arasında köprü bir ülke. Bir tarafımız Avrupa, bir tarafımız Asya. Tarihi olarak da Güneydoğu Asya’dan başlayan güzergahlar ve o şekilde ilerleyen güzergahlar Orta Asya’dan, Kafkasya’dan, Anadolu’dan, Türkiye topraklarından hep geçmiştir. Ondan sonra Batı’ya, Avrupa’ya devam etmiştir. Çok eski tarihlerde İpek Yolu olarak kullanılmıştır, Kral Yolu, Baharat Yolu da denmiştir. Modern dünyada da yine yeni bir yol kurabiliriz, yenilenmiş yollar, demiryolları ve lojistik merkezleriyle. Bu amaçla Türkiye olarak yollar inşa ediyoruz.”

Yıldırım, Türkiye’nin, Çin ile mevcut olan yolu iyileştirme adına stratejik ortaklığı olduğunu, projenin tamamlanmasının ardından Avrupa ile Asya arasında yeni bir bağlantı kurmanın mümkün olacağını bildirdi.

“Singapur ile Türkiye arasındaki akıllı stratejik ortaklıkta neler sunulabilir?” sorusu üzerine Yıldırım, iki ülkenin, genç iş gücü kapasitesinin yüksek olduğunu söyledi.

Singapur ve Türkiye’nin dünya üzerindeki özel konumuna işaret eden Yıldırım, şunları ifade etti:

“Gelişmekte olan ülkelere erişimin olduğu iki ülkeyiz. Epey bir alt yapı ihtiyacı olan ülkeler bizim etrafımızda. Siz Singapur olarak mühendislikte, finansta güçlüsünüz. Dünyanın farklı bölgelerine erişim, doğrudan yatırımlar anlamında güçlüsünüz. Her iki ülkenin de kendine göre birtakım avantajları var. Bu avantajları bir araya getirirsek, bunu yapabilirsek bir sinerji yaratabiliriz. Böyle bir sinerji oluşturulursa yeni projeler oluşturulabilir ve bunlarda başarılı olup, yeni fırsatlar yaratabiliriz.”

“TÜRKİYE, İSLAM’IN TEMSİLİ ANLAMINDA BİR TEMİNAT”

Türkiye’yi yakından takip ettiğini söyleyen bir katılımcının, “Sayın Turgut Özal ve Sayın Erbakan dönemini inceledim, şimdi Sayın Erdoğan’ın dönemini de inceliyorum. Türkiye’nin Müslüman alemiyle Müslüman olmayan dünyanın birbirini anlamasını sağlama anlamında nasıl bir rolü olabilir?” sorusuna Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin, bölgede çok belirleyici bir rol oynadığına dikkati çekti.

Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu hatırlatan Yıldırım, şunları kaydetti:

“Biz bir teminatız aslında. Yani Türkiye, İslam’ın temsili anlamında bir teminat. Türkiye olarak aşırıcılıkların önlenmesi anlamında biz bir güvence olabiliriz. Bölgemizdeki temel problem aşırıcılıklar. Bu yabancı savaşçılar, dünyanın her yerinden kalkıp geliyorlar. Bizim toprağımızdan DEAŞ’a katılmak üzere Suriye ve Irak’a geçiyorlar. Dolayısıyla problem aslında Müslüman ülkelerin içinde değil, görüyoruz ki problem her yerde. Pek çok Avrupalı yabancı terörist savaşçı kalkıp Suriye’ye gitmek istiyor DEAŞ’a katılmak için. Biz onları durduruyoruz, sınır dışı ediyoruz, ülkelerine geri gönderiyoruz veya masum insanları öldürmelerini engellemek için bir şekilde tecrit ediyoruz. Bence Singapur’un burada güzel uygulamaları var. Çünkü toplumunuz farklı inançlara mensup kesimlerden oluşuyor ama gayet başarılı olmuşsunuz, farklı görüşleri, farklı dinleri bir araya getirmişsiniz ve barışçıl bir şekilde yaşayabiliyorsunuz. Bu güzel bir örnek, yani bizim bölgemiz için değil sadece küresel anlamda da öyle. O yüzden birlikte çalışıyor olmamız lazım ki dinle insanlara bir şeyleri öğretebilelim ve insanlar yanlış yollara sapmasınlar.”

Başbakan Yıldırım, Singapur’u ziyaret eden yabancı devlet ve hükümet liderlerini, fikir önderleri ve alanında lider şahsiyetleri buluşturan üst düzey bir etkinlik olan geleneksel “Singapore Lecture” konferansına, Türkiye’den konuşmacı olarak katılan ilk isim oldu.

Etiketler
Daha fazla göster

İlgili Makaleler

seers cmp badge
Close

ilan blok Tespit

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bize destek olmayı düşünün.